İmparatoriçe - 52.Bölüm
Doğum günümden önceki gündü. Villada sadece iki gün kalacağımız için pek fazla eşya almamıştım. Resmi ayakkabılar yerine rahat, alçak topuklu ayakkabılar ve yağmur yağarsa diye su geçirmez bir pelerin giydim.
“İyi eğlenceler Majesteleri.”
Yolculuğumda bana eşlik etmeyen Kontes Eliza, düğmelerimi dikkatlice düzeltti ve yokluğumdaki iki gün boyunca eve gitmeyi düşündüğünü söyledi.
“Merak etme Kontes Eliza. Ben onunla ilgileneceğim.”
Kontes Jubel güldü ve gözlerini kısarak ellerini indiren Kontes Eliza’nın sırtını okşadı. İki zıt kişiliğin konuşmadan bakışmalarını izlerken gülümsedim.
“Hadi gidelim.”
Merkezi Saray’a vardığımda Sovieshu’yu arabanın önünde dikilirken buldum. Her zamanki resmi kıyafetleri giymişti ama peşinden gelen bir valiz veya onu takip eden hizmetçiler görememiştim. Ona sorgulayıcı bir bakış attım ve Sovieshu üzgün bir ifadeyle açıkladı.
“İlgilenmem gereken bir mesele var. Sen önden gidebilir misin?”
“O kadar acil mi? Villaya gitmek için kendinizi zorlamanıza gerek yok.”
“Acil ama o kadar değil. İmparatoriçe’nin doğum gününde ilgilenmesi gereken bir sorun değil.”
Bu benim için pek önemli değildi ama cevap vermemeye karar verdim. Sovieshu usulca gülümseyip kollarını omuzlarıma doladı.
“Yaptığın onca zor işten sonra dinlenmeye ihtiyacın var. Akşam işimi bitirdikten sonra yola çıkacağım.”
Villa başkentten on iki saatlik mesafedeydi. Akşam yola çıkarsa bütün gece sabaha kadar seyahat etmesi gerekirdi. Endişelendim ama… sorun olmasagerekti. Şimdi düşününce Sovieshu ile yüz yüze oturmak fazlasıyla garip olurdu, bu yüzden itiraz etmeksizin arabaya bindim.
***
Ben vaktimi kitap okuyarak geçirirken Kontes Jubel arabaya biner binmez uykuya dalmıştı. Arabanın sallanmasından kaynaklanan *hareket hastalığı beni altüst edene kadar yaklaşık iki saat geçmişti. (*Hareket hastalığı otobüse, vapura falan binince mideniz bulanır ya o) Kitabımı kapayıp pencereden dışarı baktım.
Araba başkentten başlayan bakımlı bir yol üzerindeydi. Önüme uzanan sapsarı tarım arazilerini gördüm. Tarlalarda çiftçiler ve korkuluklar dizilmişken bir yerlerden de çocukların kahkahalarını duyabiliyordum.
“Umarım bu gezi İmparator’la aranızdaki ilişkiyi düzeltir.”
Başımı çevirince Kontes Jubel’in esnediğini gördüm. Göz göze gelduk ve omuz silkti.
“Bunu Kontes Eliza’nın önünde söyleyemezdim.”
“…”
“Soyluların boşanması zor bir şey Majesteleri. Malvarlığın nasıl bölüneceğine dair birçok politik karmaşa ve anlaşmazlık var. Kim daha çok fayda sağlayacak? Tabii vereceği kayıp umurunda olmayan biri her an boşanabilir.”
“Ama ben yapamam.”
“Ne yazık ki evet. Siz İmparatoriçe’siniz. İmparator’dan ne kadar nefret ederseniz edin boşanma davasını siz başlatamazsınız. Yani iyi geçinmeye çalışmak daha iyi.”
Kontes Jubel yine kafasını sallamaya başlamıştı. İki elim dizlerimin üzerinde başımı arkaya yasladım. İmparator ile iyi ilişkiler içinde olmanın daha iyi olduğu konusunda hemfikirdim ama Kontes Jubel’le aynı fikirde olamadığım bir şey vardı.
Boşanmak…
Sırf onu boşayamadığım için ilişkimizi düzeltebilir miydim? İşte katılmadığım kısım buydu. Diğerlerine göre, Sovieshu’dan boşanamayacak durumda olmam sempati uyandırabilirdi… Her halükarda, eşi tarafından kötü muamele gören birine acınmaması zaten mümkün değildi. Konu Rashta’ya geldiğinde Sovieshu tamamen kör oluyordu ve ara sıra beni bu yüzden suçladığı olmuştu.
Ama boşanabilsem bile bunu yapma arzum yoktu. Küçük yaşlardan itibaren İmparatoriçe olmaya hazırlanmış, çocukluğumdan yetişkinliğe kadar sıkı ve özel bir eğitimden geçmiştim. Yetenekli olup olmadığımı bilmiyordum ama imparatoriçe olmak benim hayattaki hedefimdi. Kocamın cariye getirip bana soğuk davranması konusunda iyi olduğumu söylesem yalan olurdu. Ama bizimkisi politik bir evlilikti ve zor olsa da bu yükü taşıyabilirdim. Sırf Sovieshu başka birini sevdi diye ömürlük çalışmamı kaybetmek istemiyordum.
Artık buna daha fazla tahammül edemeyeceğim bir durum ortaya çıkarsa o zaman belki—?
***
“Şuna bakın Majesteleri!”
Rashta, Blue Bohean’dan Dük Elgy tarafından verilen işlemeli bir kolye ile Sovieshu’ya koştu.
“Majesteleri!”
Rashta büyük bir gülümsemeyle odaya daldı ve sonra şaşkınlıkla duraksadı.
“Wow…”
Hemen önünde duran Sovieshu’ya bakarken elleriyle ağzını kapattı.
“Majesteleri, harika görünüyorsunuz…”
Yeni Yıl kutlamaları’ndaki süslü kıyafetlerinden farklı olarak siyah beyaz bir takım elbise giymişti. Aynaya bakmadan hafifçe gülümsedi. Rashta hızla onun yanına gitti ve tepeden tırnağa hayran hayran baktı.
“Her şekilde iyi görünüyorsunuz. Bu kadar yakışıklı görünmeniz haksızlık değil mi?”
“Beni pohpohluyorsun.”
Rashta kıkırdadı ve elini ona uzattı.
“Bakın.”
“Bu Blue Bohean’ın arması.”
“Wow. Majesteleri çok zeki. Hemencecik tanıdınız mı?”
Rashta’nın gözleri tekrardan hayranlıkla büyüdü ve Sovieshu hafifçe gülümseyerek tek eliyle onun sırtını okşadı. Soylular diğer hane armalarının neredeyse hepsini ezberlemek zorunda oldukları için bu durum Rashta’nın başka bir dünyadan olduğuna dair tuhaf bir hatırlatıcıydı.
“Neden bu kadar güzel giyindiniz?”
Kolyeyi cebine koydu. Aslında Dük Elgy’nin kolyesini kıskanmasını istediği için Sovieshu’ya göstermişti. Ancak onu, sanki niyetinden habersizmiş gibi oldukça sakin görünce şaşırmıştı.
“Birkaç gün önce söylemiştim. Kraliyet villasına gitmem gerekiyor.”
“Oh… Rashta sabaha kadar yola çıkmış olmanız gerektiğini sanıyordu ama sanırım ertelenmiş. Yarından sonraki gün döneceğinizi söylemiştiniz, değil mi?”
Sovieshu saate bakıp başını salladı.
“Ben yokken rahatına bak Rashta.”
Sovieshu, Rashta’nın yanağından hafifçe öperek arkasını döndü.
“Rashta sizi yolcu edecek.”
Rashta hevesle onun peşinden giderken bir yandan da gününden bahsediyordu. Vikont Roteschu itibarını tamamen mahvetmişken Dük Elgy’nin ortaya çıkışı bazı soyluları yavaşça ona geri çekiyordu. Rashta hem mutlu hem de rahatlamıştı ve tüm bunları Sovieshu’ya söylemek istiyordu.
Ancak Sovieshu’nun arabasının içinde gümüş bir mücevher kutusu görünce konuşmayı bıraktı ve gözleri büyüdü.
“Bu nedir?”
“İmparatoriçe için bir hediye.”
“…İmparatoriçe mi?”
***
Eveet ortadan kaybolmam gerekiyordu ama sürpriz yapayım dedim<( ̄︶ ̄)> Son zamanlarda çok yorum gelince ben de şevke geldim iki bölüm attım, yani yorum yapmanız sandığınızdan daha çok işe ehe