İmparatoriçe - 21.Bölüm
“Hayır.”
Sesim sertti ama söylentinin orman yangını gibi yayılacağı belliydi. Şampanya bardağını sıkıca tutup gücümü bacaklarıma verdim. Görüşüm bulandı. Yalnızca Batı Sarayı’na geri dönerek çığlık atıp öfkemi çıkarmak istedim ama titreyemedim bile.
“Bayan Rashta bir şeyi yanlış anlamış olmalı.”
Sakince konuştum ve diğer bayanlar da kıkırdayıp “Öyle mi?” dediler. Bana inanıp inanmadıklarını bilmiyordum. İnsanlar dedikodu yüzünden zarar görenlerin mazeretlerini reddetme eğilimindeydi. Mümkün olduğunca uzak durmak istemiştim ama şimdi işler bu noktaya geldiğine göre yapılacak hiçbir şey yoktu. Daha sonra Rashta’yı çağırıp kendim sorabilirdim. Derin bir nefes alıp yarısı dolu bardağı hizmetçiye verdim.
“Oh, sanırım dans başlamak üzere.”
Düşes Tuania abartılı bir kahkaha attı. Ve söylediği gibi müzisyenler durup nota kağıtlarına göz gezdirerek ve alçak bir ses tonuyla birbirleriyle konuştular.
Salon dansında tek bir kural vardı- aynı partnerle arka arkaya iki kez dans edilemezdi. Kural, bir kişinin birden fazla partnerle dans etmesine izin veriyordu ancak ilk dansın partneri daha anlamlı kabul ediliyordu.
Gruplar ayrılıp ortaya geçmeden önce partner aramaya başladılar. Dans etmek istemeyenler çevreye dağıldı.
‘Sovieshu ilk dansı Rashta ile edecek.‘
Evlendiğimizden beri Sovieshu ilk dansı hep benimle ilk dansını etmişti. Ancak bu yıl partnerinin kim olacağına dair iyi bir sezgim vardı. Uzağa bakıyormuş gibi davransam da Sovieshu’nun Rashta’nın elini tutup ona bir şey söylediğini görebiliyordum. Rashta memnun bir şekilde bana baktı. Gözlerindeki bakış bir özür diler bir hale büründü ve Sovieshu’nun başı da bu tarafa döndü. Göz göze gelmeden önce başka tarafa baktım ve uzaklaşırken çenemi yukarıda tuttum.
İmparatoriçe’ye ilk dansı teklif edebilecek tek kişi İmparator’du. Zaten başka kimse etmezdi bu yüzden gururumu korumak için bölgeyi tamamen terk etmenin daha iyi olacağını düşündüm.
Yüksek sosyetedeki en popüler kadın olan Düşes Tuania’nın önünde zaten çok sayıda talip vardı. Elimde olmadan gözlerim tekrar Rashta ve Sovieshu’ya döndü. Sovieshu yakınlardaki bir başbakanla konuşuyordu. Neyse ki Rashta şimdi dikkatle Düşes Tuania’ya bakıyordu.
‘Göz göze gelmediğimize sevindim.‘
Bakışlarımı fark etmelerini istemiyordum. Gözlerimin tekrar onlara rastlamayacağını umarak yaslanmak için duvara yaklaştım. Ancak istediğim yere varmadan etrafımda uğultular yükselmeye başladı.
Etrafıma bakındım. Kalabalığın gözleri Prens Heinley’in gezinen figürüne kenetlenmişti. İki genç bayan kıkırdadılar ve yanakları utanç içinde kızardı. Birçok kişi Prens’in ilk dansı kime teklif edeceğini merak ediyor gibiydi ve o da ilginin tadını çıkarıyordu. Benim hala Sovieshu ve Rashta yüzünden moralim bozuk olduğu için Prens’e ve dedikodularına odaklanacak vaktim yoktu. Kiminle dans ettiği benim için önemli değildi-
“Oh, burada mıydın?”
-ta ki yanıma gelene kadar. Mırıltılar daha da çoğaldı. Yelpazemi indirip ona baktım. Gözlerimiz buluşunca Prens Heinley bakışlarını indirip gülümsedi.
“Seni bulmak için odanın etrafında yarım tur attım.”
Prens Heinley göğsüne tutturulmuş bir gül çıkardı. Avucunda gülle bir dizinin üstüne çöküp bana baktı. Davranışı bir anlığına kafamı karıştırdı.
“Sanırım İmparatoriçe’ye dans teklif edecek!”
Yalnızca birinin şaşırmış sesini duyduktan sonra ne olduğunun farkına vardım. Birisi İmparatoriçe’ye ilk dansı mı teklif etmişti? Ve o birisi Prens Heinley miydi? Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.
“Dans etmekte iyi misiniz Majesteleri?”
Tipik bir şövalye gibi eğilmesine rağmen Prens Heinley’in sesi muzipti. Bir anlığına tereddüt ettim.
Çoktan Sovieshu ve Rashta hakkında çeşitli kötü dedikodulara alet olmuştum. Bu zamparayla dans edersem muhtemelen daha çok yanlış anlaşılmaya sebep olurdu. Ancak bir teklif sadece birkaç insan sorarsa ya da çoktan birkaç kez dans edilmişse geri çevrilebilirdi. İlk dansı sasece Prens Heinley teklif etmişti. Şu durumda reddersem onu küçük düşürmüş olurdum -en azından bu gibi bir durum yüksek sosyetede öyle sayılırdı. Başka seçenek yoktu.
“Hem de çok. Bana ayak uydurabilecek misin?”
Tuttuğu gülü kabul ettim ve Prens Heinley doğrulup genişçe gülümsedi.
“Kendinden ne kadar da emin! Birkaç kez ayağıma basarsan görmezden geleceğim.”
“Öyle bir şey olmayacak.”
“Endişelenme. Kimseye söylemem.”
Haylazca kıkırdayıp kolunu uzattı. Elimi üzerine koydum ve dans pistinin ortasına doğru yürüdük. Sovieshu ve Rashta da dans ediyordu. Sovieshu Prens Heinley’i görünce kaşını kaldırdı. Şu durumda Rashta’ya “Sık dans eder misin?” diye soramazdı.
“Güzel.”
“…Ne demek istiyorsun?”
“Bana bakma şeklin. Dün bana çok fazla ilgi göstermemiştin. Bugün daha güzel giyindim.”
Sözleri muzipti.
“Şey, pek inanmış görünmüyorsun.”
Dün ağzımı açık bırakacak kadar güzel giyindiğini mi söylememi istiyordu?
Söyleyecek bir şey bulamadan müzisyenlerden bir minüet* yükselmeye başladı. Dük Lilteang eşiyle, Laura bir erkek yerine en iyi arkadaşı Bayan Alischute’yle dans ediyordu. Ve Sovieshu ise…
(Çn: Bir çeşit dans-müzik formu)
Bu döndürmeli danstan hoşlanmamıştım. Görmek istemediğim şeyleri görmek zorunda kalıyordum. İç çektiğim an Prens Heinley bana dönüp dudakları kulağıma değecek kadar yaklaştı.
“Gereksiz söylentilerin hızlıca yayıldığını herkesten daha iyi biliyorum.”
Vücudum tekrar düşecekmiş gibi hissettim. Şaşkınlıkla ona baktım ve yüzüne kibirli bir gülümseme yayıldı.
“Bayan Rashta’ya hediyeler gönderdiğim hikayesinden mi bahsediyorsunuz?”
Yine yaklaşarak başını salladı. Birinin söylentiler hakkında konuşup beni teselli etmesi şaşırtıcıydı.
Hoş müzik nihayet sona erdi. Benimle dalga geçip geçmediğini anlamak için bir süre ona sert bir şekilde baktım ama öyle değil gibiydi.
“…Teşekkür ederim.”
Çapkın olduğuna inandığım için utandım ve Prens Heinley’e benim hakkımdaki söylentilere hiçbir şekilde inanmadığı için müteşekkirdim.
“Ben de inanmıyorum.”
“Neye?”
“Çapkın olduğunuz söylentilerine.”
Beklenmedik bir kahkaha atınca utandım. Söylentilerin doğru olduğunu mu söylüyordu? Kızarmış yüzümü saklamak için arkamı döndüm. Şimdi ilk dans bitmişti ve nihayet odama gitmek istiyordum.
“İmparatoriçe, bu sefer benimle.”
Sovieshu bu sefer uzak duramazdı. Hafifçe iç çekerek elimi onunkine koydum. Sırf kurallar Rashta’yla dans edemeyeceğini söylediği için sorduğunu biliyordum ve kabul etmek zorunda olduğum için üzgündüm. Ancak Sovieshu’ya söylediğim gibi, ilişkimizle bir örnek teşkil etmeliydik.
Onun yanında Rashta Prens Heinley’e dans teklif ediyordu.
***